Tekrarlayan Düşükler

Tıpta buna Habitüel Abortus denir. Habitüel alışkanlık demektir. Yani alışkanlık haline gelmiş düşüklerdir. Eğer bir insanda 2 veya daha fazla düşük meydana geliyorsa artık bu habitüel yani tekrarlayan düşüktür. Öncelikle düşüklerle anne karnındaki çocuğun ölümü arasındaki farkı ayırt etmemiz gerekiyor. Mesela diyelim ki anne karnında bebekte öncelikle kalp atımı görülür, gebelik kesesi görülür ama bebek gelişmeyebilir veya kalp atımları durabilir. Bu düşük değildir biz buna daha sonra düşük oluşturuyoruz. Bir de kendi kendine oluşan, bebeğin canlı olduğu halde olan düşükler vardır. Bunlar farklı şeylerdir.

Dış Gebelik (Ektopik Gebelik) Nedir?

Rahmin içinde oluşan gebeliğe iç gebelik diyoruz. Normal şartlarda kadın ve erkekten gelen ana cinsiyet hücreleri tuba dediğimiz kanalın içerisinde döllenirler ve döllenmiş yumurta bir haftalık bir süre içerisinde kanalı geçerek yerleşir. Enfeksiyon veya başka bir nedenden dolayı o döllenmiş yumurta eğer ilerleyemezse o takdirde o kanal içerisinde yerleşmeye başlar. Yani gebelik normal yerinde değil de alakasız bir yerde kanal içerisinde gelişir. Rahmin iç zarı çocuğun gelişmesi için gerekli şekilde her hazırlığı yapmıştır. Kanal içerisinde ise bu tür besleyici doku yoktur. O takdirde döllenmiş hücrede çok sık bölünmeler meydana gelir. Bölünerek çoğalacaktır. Buradaki hücreler invaziv niteliktedir. Yani harap edici bulunduğu yerden yayılma özelliğine sahiptir. Bu hücreler zamanla tuba içerisindeki zarı yemeye başlar. Burada gebelik oluşur ve hatta ilerleyen vakalarda kalp atışı bile oluşabilir. Bir süre sonra buradaki besleme gücü yetmeyeceği için ve oradaki invaziv dediğimiz komşu organa yayılma riski olan hücreler nihayetinde tubayı deler ve geçer.

Dış gebelik yaşayanla normal gebelik yaşayan hastaların şikayetleri arasında bir fark yoktur. Onda da BetaHCG dediğimiz değer yükselir, onda da bulantı kusma vs. olacaksa olur. Bir süre sonra ultrason muayenesinde rahim içerisinde çocuk görülmez. Çoğu kez kanal içerisindeki gebelik görülür. Bu esnada doktorlar bunun teşhisini koymak için BetaHCG değerlerini takip ederler. Bu değer yükseliyorsa veya rahim zarı içerisinde hiçbir gebelik yoksa artık bu %100 dış gebeliktir. Tıpta buna ektopik gebelik adını veriyoruz. Bir süre sonra o hücreler kanalı deldiği için orada kanama meydana getirir. Bu süre içerisinde bebek yeterli beslenemediği için tuba içerisindeki bebek ölür ve gebelik gerilemeye başlar. Bazen daha da ilerler daha da büyür. O takdirde karın içerisine kanama olur. Bu kanamalar çok olduğu zaman insan hayatını tehdit edecek noktaya kadar gelir. O nedenle çok önemli bir durumdur mutlaka tetkik edilmesi gerekir. O halde bir beta HCG değerleri yükselecek, bir süre sonra rahim içerisinde hiçbir gelişme olmayacak yani bunun içerisinde gebelik kesesini görmeyeceğiz. Bunun adı dış gebeliktir.

Dış Gebelik (Ektopik Gebelik) Tedavileri Nelerdir?

Erken dönemde tespit edilirse doktor bunun tedbirini alır. Nedir tedbirler? Gebelikteki kan değerleri sık sık takip edilir ve ilaç verilir, rutin takibi yapılır. Genellikle bu ilaç sayesinde dış gebelik ürünü ölür ve gerilemeye başlar. Herhangi bir cerrahi işleme gerek kalmaz. Fakat bu tedaviden herhangi bir netice elde edilmezse veya hasta aşırı derecede bir kanamayla gelirse tabi tedavisi cerrahidir. Cerrahide genellikle laparoskopik (kapalı) yöntem kullanılıyor. Tuba içerisindeki materyal alınır ve böylece tuba da bozulmamış olur. Tuba tahrip olmuşsa bazen hekim oradaki tubanın tamamını almak zorunda da kalabilir. Eğer cerrahi işlem yapılırsa hastalarda herhangi bir hayati tehlike oluşmaz. Tekrar ediyorum her gebe mutlaka gebeliğinin başında hekime gitsin çünkü bu dış gebelik herkeste görülebilir, enfeksiyonlu hastalarda daha sık görülebilir. Önemli bir hastalıktır.

Gebelikte İlaç Kullanımı

Gebeler bazı ilaçlara maruz kalırlar. Gebeler değişik nedenlerle ilaç kullanırlar. Her insan gibi gebe de rahatsızlanabilir. (mide hastalıkları, göğüs hastalıkları, üşütme, kaza geçirme durumları ….) Bu gebeler tedavi edilmeli mi edilmemeli mi? Eğer tedavi edilirse vereceğimiz ilaçlar anne karnındaki bebeği etkiler mi etkilemez mi? Bu gebeler tarafından çok sorulan sorulardandır.

Biliyorsunuz ki kullanılan ilaçların anne karnındaki çocuk üzerinde bir yan tesir yapıp yapmadığını anlamak için herhangi bir araştırma yapılması mümkün değildir. Son zamanlarda COVID-19 hastalarından da anlaşıldığı gibi bir aşının veya bir ilacın gündeme gelebilmesi için öncelikle hayvan deneyleri, daha sonra çeşitli fazlardan geçen, çok çeşitli araştırmalardan sonra kullanımına izin verilir. Bir gebeye şu ilacı verelim yan tesir yapıyor mu yapmıyor mu bir bakalım şeklinde araştırma yapmak hem ahlaken hem hukuken yanlıştır ve yasaktır. O halde bu konuyu anlamak için yapılacak bir tek şey var hangi ilaçlar gebelere verilmişse bu ilaçlarla ilgili yayınlanmış yayınlar toplanır ve incelenir. Örneğin 100 gebe bir ilaç verilmiştir ve ne gibi yan tesir görülmüştür. Bu araştırmalara bakılarak bir karar vermeye çalışılır.

FDA Amerika’daki gıda ve ilaç kurumudur. Bu kuruluş önemli bir kuruluştur. Bütün ilaçlar genellikle buradan geçer, bağımsız bir kuruluştur ve verdiği kararlara herkes saygı gösterir. Bu kuruluş gebelerde ilaçların etkilerini incelemek üzere verilen ilaçları 4 ana bölüme ayırmıştır. A, B, C ve D grupları. A grubu tamamen zararsız olan gruptur. B grubu da verildiğinde pek bir şey görülmemiş, nadir tesriler görülmüş ilaç grubudur. Fakat C grubu dediğimiz zaman hayvan deneylerinde zararlı olabilen, insanlarda etkilerinin ne olduğu bilinmeyen ilaçlardır. D grubu ise kesinlikle kullanılmaması gereken ilaçlardır.
X grubu ilaçlar ise daha çok kemoterapik dediğimiz kanser hastalarının kullandığı ilaçlardır gebelerin kullanması hemen hemen yasaktır.

Bir gebede bir ilacın verilebilmesi için öncelikle ilacın hangi gruptan olduğuna bakmamız gerekiyor. Bu ilaç C grubu gibi nispeten şüpheli bir gruptaysa veya D grubundaysa o zaman hastada şunu düşünmemiz lazım: Bu verdiğimiz ilaçlar gerçekten verilmesi gerekli midir? Peki birden fazla ilaç mı kullanalım ve az miktarda ilacı mı kullanalım, ya da dozlara bölüp daha uzun süre mi verelim? Yani yarar ve zarar ilişkisini hesaplarız. Mesela diyelim ki apandisiti patlamış olan, patlamak üzere olan bir hastanın apandisit ameliyatı tabi ki yapılır. Bu ameliyat esnasında verilen anestezik maddeler çoğu zaman düşüklere neden olabiliyor. Radyasyon alıp film çekilecekse yapılacak bir şey yoktur. Yani bir hastanın acil bir ameliyatı gerekmişse, trafik kazası geçirmişse ve bu ilaç onun için hayati ise bu ilacı mutlaka vermemiz gerekir. İşte burada kar ve zarar hesabı yaparız.

Bir de şuna dikkat ederiz: İlaçları genellikle ilk 3 ayda vermemiz tavsiye edilmiyor.

Bilim ve Tıp Dünyasında Bir Trajedi: Talidomit Faciası

Talidomit Almanya’da 1960’lı yıllarda gebelik bulantı ve kusmaları için keşfedilmiş bir ilaç ve bu ilacı o yıllarda verilen gebelerde hiçbir yan tesiri olmadığı görülerek piyasaya sürülüyor. Sonraları FDA’dan da geçiyor. FDA ise bu konuda çokta bilimsel olmayan bir yöntemle sadece kuşkuya dayanarak olumsuz raporu veriyor. Bu esnada Almanya’da binlerce kolsuz ve bacaksız çocukların doğumuna neden olmuştur bu ilaç. İşte bundan sonra bu konu tıpta bir önem kazanmıştır. Şunu özetle söyleyelim: gebelikte her ilaç zararlı değildir, her ilaç çok tehlikeli bir şey yapmaz. Bir hekim mutlaka bunların hangi gruba dahil olduğunu bilecek ve mutlaka ilk 3 ayda çok acil olmadığı sürece vermemesi lazım. Verilmesi gerekiyorsa örneğin hastada epilepsi varsa mutlaka verilecektir. Bu ilaçların içerisinde hangisi daha az tesirli bunları da uzmanıyla kadın doğum doktoru arasında bir iş birliği olmalıdır. İlaçlarımızı en düşük dozda vereceğiz mümkünse hiç vermeyeceğiz. Bu tür hastalarda ne olursa olsun 20-21. haftalarda ayrıntılı yani detaylı ultrason yapılmasında fayda vardır. Her hastaya bunu tavsiye ediyoruz. Örneğin bebekte meydana gelebilecek yapısal (kolunda, bacağında, dudağında, kalbinde… oluşabilecek) hasarları önceden saptamak mümkün. Sonuç itibariyle çok fazla korkmayın ilaçlardan ama mecbur kalmadıkça da kullanmayın.

Adet Dışında Kanama Görülmesi

Adet dışında kanamalarda öncelikle vücutta bir hastalık var mı ona bakarız. Mesela muayenemizde rahim ağzı dediğimiz serviksten meydana gelen kanamalar vardır ve çok önemlidir. Bu kanamalar daha çok ilişki sonrası oluşur, bazen kendiliğinden de olabilir. Onun için mutlak suretle bu kişilerin vajinal muayenesine bakmak lazım ve orada bir yara olup olmadığını görmek lazım ve görülürse mutlaka smear almak lazım.

Kanama rahimden nasıl meydana gelir? Hormonal bir düzensizlik varsa, yumurtlamada herhangi bir problem varsa veya hormonların endometrium bir sorun varsa ara kanamalar olur. Endometrium zarı kalınlığı belli bir miktarın üzerindeyse biz buna endometrial kalınlaşma halk arasındaki tabiri ile rahim kalınlaşması diyoruz. Rahim kalınlaşması neden olur? Ya hormonal bir dengesizlik vardır veya rahimde kanser vardır. Onun için her doktor rahimde böyle bir kalınlaşma gördüğü zaman hastasına biyopsi alınmasını tavsiye eder. Patoloji sonucunda kanser vs. gelirse onkolojik tedavisi yapılacaktır. Hormonal dengesizlikse hormonal ilaçlar verilir. Bazende rahim içerisindeki myomlar veya polipler de ara kanama yapabilirler. Rahim zarındaki enfeksiyonlardan da ara kanamalar olur. O halde ara kanamasıyla gelen bir kişiyi önemsemek gerekir. Mutlaka pelvik muayenesi yapmak lazım ve mutlaka ultrasonla görmek lazım. Ultrason bize çok şey verir. Şüpheli hallerde mutlaka endometrial biyopsiye başvuruyoruz. Bence kadınların en avantajlı tarafı da budur. Çünkü bunlar rahim kanserinde erken dönemde kanamayla hastayı doktora gönderir. Mesela kişi düzenli bir muayeneden geçmiyorsa vücudun diğer yerlerinde oluşan kanserler genellikle kanser ilerledikten sonra farkına varılır. Rahim kanserlerinde erken dönemde kanama olduğu için gerek ilişkide gerek ilişki dışında hasta endişeye kapılır ve hekime yönlenir. Bunların teşhisleri çok basit bir şekilde konmaktadır.

Gebelik İlk Ne Zaman Tespit Edilebilir?

Gebelik aşağı yukarı son beklenen adetten 2-3 gün kadar öncesine kadar herhangi bir kanda yapılan Beta HCG kan testi ile saptamak mümkün. Yani mutlaka adet gününü beklemeye gerek yoktur. Ama en ideali beklenen adet gününden sonra yapılmasıdır. Adet gününden sonra yapılan testlerde herhangi bir pozitif değer bize gebeliğin kesin olarak var olduğunu bize gösterir. Hangi yaşta olursa olsun adet gecikmesi halinde mutlak suretle gebelik testi yapılmasında ben fayda görüyorum, her zaman da yaptırıyorum.

Ergenlik Döneminde Yaşanabilecek Rahatsızlıklar Nelerdir?

Önceleri adetler 2 ayda bir üç ayda bir hatta bazen sık sık görülür. Hatta bazen kanamalar o kadar aşırı olur ki çocukları bize sedye ile getirdikleri olur. Birkaç defa kan nakli yaptığımız çocuklarımız bir hayli fazla. Bu yaşlarda kanamalar düzensiz olur, aşırı kanamalarda beklenen bir durumdur. Bunlar hormonal dengesizlikten kaynaklanır. Henüz hormonlar oturmaz. Peki hormonlar ne zaman oturur? Kişiden kişiye değişir ama bu aşağı yukarı 16-17 yaşlardır.

Eğer 17 yaşına kadar biz kız çocuğu adet görmezse bunun mutlaka adet görmesi gerekir. Biz buna gecikmiş puberte diyoruz. 17 yaş kritik bir sınırdır. 17 yaşına kadar adetlerinde, görünüşünde bir değişiklik meydana gelmiyorsa bir hekim tarafından mutlaka hormon incelemelerinde, ultrason incelemelerinde hatta gerekirse MR incelemelerinde fayda vardır.